Kahramanları bizden değil, ama her yönüyle ilginç bir konu bu…
Gérard Depardieu, sadece Fransa’nın değil, sinema dünyasının ünlü aktörlerinden biri… Yıllardır oyunculuğunun yanında hakkında ortaya atılan taciz ve tecavüz vakalarının da baş kahramanı…
France 2’de ‘Complément d’Enquête’ adlı haber programından ünlü aktörle ilgili iddiaların yayınlanmasından sonra İsviçre kamu televizyonu (RTS), Gérard Depardieu’nun rol aldığı filmleri repertuvarından çıkardığını açıkladı. Kanal yönetiminin gerekçesi şu:
“Halkın daha önce kabul edilmiş bir eser veya kişilikten rahatsız olabileceğini hissettiğimizde, zaman zaman onu programımızın dışında tutuyoruz.”
75 yaşındaki oyuncuya konan bu yasağın ardında Gérard Depardieu’ya yönelik taciz, cinsel saldırı ve tecavüz davalarının sürüyor olması var.
Gérard Depardieu’ya sahip çıkan kültür insanları da var. Nathalie Baye, Pierre Richard ve Carla Bruni’nin de aralarında olduğu sanatçı, yazar ve film yapımcısının, “Gérard Depardieu’yu silmeyin” kampanyasının gerekçesi de şu:
“Tartışmaya girmek istemiyor, adaletin işini yapmasına istiyoruz. Gérard Depardieu dev bir aktördür. Masumiyet karinesini yok sayarak, linç edilmesi karşısında artık sessiz kalamayız. Eğer sinemanın bu kadar devi olmasaydı herkes gibi o da bundan faydalanabilirdi. Gérard Depardieu’ya bu şekilde saldırdığımızda saldırdığımız şey sanattır. Gérard Depardieu, oyuncu dehasıyla ülkemizin sanatsal etkisine katkıda bulunuyor. Sanat tarihine mümkün olan en üst düzeyde katkıda bulunuyor. Bu tarihin bir parçasıdır ve Fransa ona çok şey borçludur. Sinema ve tiyatro, onun eşsiz kişiliği olmadan olmaz.”
Bu satırlar bana çok yeni ve çok tanıdık geldi…
Nereden mi?
Yazar Murathan Mungan’ın sosyal medyadaki Yılmaz Güzey güzellemesine Farah Zeynep Abdullah’ın, “Sinemamızın en iyi yürüyen erkeği ve kadın döven ve şiddet türleri açısından zengin ve etkili silah kullanan diyelim” itirazı üzerine başlayan tartışmalardan…
Yılmaz Güney fanatiklerinden aldığı tepkiler üzerine oyuncu, “Katil ama güzel film çekiyor, sapık ama güzel resim yapıyor. Bu deli–dahi dönemlerini geçtik artık” demişti. Bugün Gérard Depardieu için yapılan tartışma da bizdekinin aynısı…
‘100. Yıl’ için yapılan marşlardan hangisi kalıcı?
Türkiye Cumhuriyeti’nin ‘dalya’ dediği 29 Ekim’de müzik dünyasının birçok ismi peş peşe ‘100. Yıl Marşı’ yapıp, görücüye çıkardı.
Fazıl Say’dan Erol Evgin’e, Ege’den Tarkan’a, Aysun–Ali Kocatepe çiftinden Soner Arıca’ya, İlkim Bade Tekerlioğlu’ndan Turan Manfzade’ye, Yeşim Salkım’dan Kenan Doğulu’ya, Kıraç’tan Norm Ender’e kadar birçok şarkıcı katıldı bu yarışa…
O günlerde gazetecisinden müzisyenine, sosyal medya fenomeninden yurdum insanına herkes bu eserler arasından kendince ‘en iyi’sini belirledi.
Aradan iki ay geçti, şarkıcıların ‘10. Yıl Marşı’ veya ‘Gençlik Marşı’ gibi kalıcı olsunlar ümidiyle hazırlayıp, yorumladıkları ve klip çektiklerinden hangisi/hangileri insanların diline pelesenk oldu?
‘100. Yıl Marşı’ olsun diye yapılanlardan sadece Norm Ender’in ‘Parla’sı bu süreçte birkaç adım öne çıktı, o bile bir ‘10. Yıl Marşı’ veya ‘Gençlik Marşı’ değil…
GÜNÜN SÖZÜ
“Kadınlar, aşık olana dek en iyi psikiyatristtir. Aşık olduktan sonra en iyi hasta olurlar.” (Spellbound)