Küçükbaş hayvanları için yılda iki kez yer değiştiren Tokaç ailesi, Anadolu’daki yüzlerce yıllık Yörük geleneğini sürdürüyor.
Geçimini keçi yetiştiriciliği yaparak sağlayan aile, günün neredeyse tamamını İzmir’in en batı kesimindeki kırsal alanda hayvanlarıyla ilgilenerek geçiriyor.
Elektrik hatlarının bulunmadığı bölgede güneş panelleri sayesinde enerjiden yararlanma imkanı yakalayan ailenin şu günlerdeki yaşamı, ramazan ayında tutulan oruç, sobanın başında yapılan iftar ve sahurla tamamlanıyor.
Sahurun ardından mesainin başladığı ağıllarda, oğlakları annelerinden ayıran çobanlar sürüleri meralara götürüyor.
Bu sırada evde kalan aile bireyleri yeni doğan oğlakların süt emmesine yardımcı olup, evde kalan hayvanları besliyor.
Meraya çıkan keçiler ise çoban ve köpeklerle yarımadanın sarp kayalıklarında yol alıyor.
Kadınların gün boyunca süt sağımı, peynir, yoğurt ve ev işlerini yaptığı yayla yaşamında erkekler ise çobanlık, süt sağımı ve hayvanların bakımıyla ilgileniyor.
İftara yakın mesai yoğunlaşıyor
Güneşin batmasına saatler kala sürüler tekrardan ağıla gelmeye başlıyor. Sağım işlemi yapıldıktan sonra iftara yakın anlarda tekrar oğlaklar annelerine kavuşuyor.
Yoğun mesainin ardından aile bireyleri de sobanın başında oruçlarını açmanın mutluluğunu yaşıyor. Ailenin tükettiği gıdalar ise kendi ürettikleri süt ve süt ürünlerinin yanı sıra evin yanında yetiştirdikleri sebzeler oluyor.
Kış ve ilkbahar dönemini daha ılık olan ilçe merkezine yakın Uzundere mevkisinde geçiren besiciler, havalar ısınınca 1200 rakımlı Akdağ’daki ağıllara götürecek.
Aile reisi 78 yaşındaki Hamza Tokaç, yaklaşık 5 nesildir hayvancılık yaptıklarını ve işlerini severek sürdürdükleri için zorluk yaşamadıklarını söyledi.
Çocukluktan itibaren bu işin içinde olduğunu anlatan Tokaç, ramazan mesailerini şu sözlerle anlattı:
“Saat 04.30 gibi sahura kalkıyoruz, ondan sonra mesaimiz de başlıyor. Hayvanları 7.30 gibi çıkarıyoruz, akşam da iftar yapacağımız için biraz erken içeri alıyoruz. Severek yapılan iş zor olmaz o yüzden oruç da bizi zorlamıyor, herhangi bir sıkıntı yaşamıyoruz.
Çok şükür emeğimizin karşılığını alıyoruz. Zaten kanaat etmezsen zengin olamazsın, hakkına razı olmadığında da mutlu olamazsın. Kimsenin işinde gözümüz yok, çok şükür kendi halimizde gidiyoruz yavaş yavaş. Çok şükür aksatmadan oruçlarımızı tutuyoruz, ramazan güzel gidiyor. Rabb’im hepimizi hayırlı bayramlara ve günlere çıkarsın.”
Keçilerin mayısa kadar doğumlarının devam edeceğini dile getiren Tokaç, daha sonra yüksek rakımlı yaylalara göç edeceklerini, burada da yaklaşık 6 ay kalacaklarını ifade etti.
Güneş enerjisi sayesinde teknolojiden yararlanabildiklerini anlatan Tokaç, “Eksiksiz hayat olmaz ama halimize şükürler olsun. Kimsenin canını yakmayacaksın, hayvana haram yedirmeyeceksin, işin sırrı bu.
Bundan ekmek yemek istersen, huzur bulmak istersen kimseye zarar vermeyeceksin, helalinden yapıp helalinden satacaksın. Bu işi yaparken keyif alıyorum çünkü bu keçileri seviyoruz” şeklinde konuştu.
Tokaç’ın oğlu Halil İbrahim Tokaç ise işlerinin zor olduğunu ama geçmişte bunun daha zorunu gördüklerini ifade etti.
Eskiden katırlarla yolculuk yaptıklarını şimdilerde ise otomobil, traktör, ATV gibi araçlarla işlerini çözdüklerini aktaran Tokaç, “Eskiden bizimkiler çadırlarda kalıyordu ama şimdi kapalı yerimiz güneş enerjisi sistemi, televizyon, buzdolabı internetimiz var” dedi.
Ürettikleri süt ve süt ürünlerinin çok rağbet gördüğünü ve taleplere yetişemediklerini anlatan Tokaç, oruç tutmanın işlerini aksatmadığını dile getirdi.
İlçe merkezinde 5. sınıfa devam eden ve her fırsatta ailesine yardım etmeye gelen Görkem Tokaç da burada olmaktan çok keyif aldığını ve ata mesleğini sürdürmek istediğini anlattı.